Aktivist Markalar

Marka ve iletişim Danışmanı Ahmet Akın Dünya gazetesi yazarlarından Dr. Fatoş Karahasan’a “Aktivist markalar konusunu anlattı. Bu kıymetli söyleşiyi buradan okuyabilirsiniz. Ama söyleşinin özetle şu bölümü çok kıymetli;

Bir marka için aktivist olmak ne demek?

Değerlerinin farkında olmak demek.

Bu dünyada iyi gitmeyen şeyleri kendine mesele edinmek demek.

En önemlisi, değerlerini onurlandırmak için seçtiği alanda bir bireysel aktivist gibi ısrarla ve tutarlılıkla ilerlemek demek.

Gerektiğinde Patagonia markası gibi “içinde yaşadığımız gezegeni kurtarmak” kadar büyük bir hedefe baş koymak demek. Gezegenimize zarar verdiğini gördüğünde yöneticileri mahkemeye verecek kadar cesur olmak demek.

Büyük kitlelerin alışveriş çılgınlığıyla gözünün döndüğü bir “Black Friday”de (Kara Cuma) dünya kaynaklarını korumak için “Bu ceketi almayın” başlığıyla ilan verecek kadar dik durmak demek.

Bir Kızılderili kabilesinin tavsiye ettiği gibi aldığı her kararda sadece kendini değil, kendinden sonra gelen yedi jenerasyonu da düşünmek demek. Kızılderili bilgeliğini kendine marka ismi olarak seçen Seventh Generation gibi dünya vatandaşı olmak demek.

İklim grevi haftasında ödemesini yaparak rezerve ettiği reklam yayın haklarını iklim konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarına hediye etmek demek.

Bodyshop gibi her mağazasını bir aktivizm merkezi olarak tanımlamak demek.

Hayvanlar üzerinde ürün testi devam ettiği sürece dünyanın en büyük pazarı da olsa Çin pazarına girmeyecek kadar güçlü durmak demek.

Toplumsal konulara duyarlı olmayı sadece kurumsal iletişim departmanının sorumluluk alanlarından biri olarak görmemek demek.

Görev tanımında en temel sorumluluk alanı olarak “Aktivizm” yer alan kişileri Ben & Jerry gibi kurum içinde üst düzeyde çalışmak üzere işe almak demek.

Amerika’nın yarısını ve ülkesinin başkanını kızdırmayı göze alarak, ırkçılığı protesto eden bir Amerikan futbolu oyuncusunu, Nike gibi reklamlarında oynatmak demek.

George Floyd olayından sonra bile Amerika’da bir ırkçılık sorunu olduğunu inkâr etmeye devam edenlere, efsane sloganını bir seferlik değiştirerek “For once. Don’t Do It” (Bu kez Yapma) diyebilmek demek.

Konuya olan duyarlılığını paylaşmak için en büyük rakibinin “For once. Don’t Do It” içeriğini “retweet” eden Adidas kadar büyük davranmak demek.

Her şeyden önce markanın varoluş amacını bir itibar projesi olarak değil, olmazsa olmaz bir varoluş şekli olarak görmek ve o şekilde yaşamak demek.

Son olarak bir de “Marka aktivizmi denilen şey Türkiye’de olmaz” demeden kendi değerlerinden yola çıkarak aktivizm alanını netleştirmek için kolları sıvamak ve bu uğurda yola çıkmak demek.