“İtibar yeri geldiğinde köşe başındaki zeytin ağacından sorumlu olmak meselesidir”

Salim Kadıbeşegil’in LinkedIn paylaşımından:

Kitaplarımda ve makalelerimde zaman zaman yer veriyorum. “İtibar yeri geldiğinde köşe başındaki zeytin ağacından sorumlu olmak meselesidir” diyorum. Bunu nereden esinlendiğimi keşfettim bugün.
🍀🍀🍀
Açık ofiste internette gezinirken bir yüksek lisans tezine denk geldim. “TURYAĞ Anonim Şirketinde Halkla İlişkiler Faaliyetleri” başlıklı yüksek lisans tezi 1989 yılında Anadolu Üniversitesi için Zehra Kutlu tarafından yazılmıştı.
🍀🍀🍀
Kariyerimde çok anlamlı duraklardan biri olan TURYAĞ’da çalıştığım dönemde bu tez çalışmasına destek vermiş olmakla karşılaşmak çok hoş bir duygu.
🍀🍀🍀
Gelelim zeytin ve itibar meselesine. Ben 1982 yılında TURYAĞ’da halkla ilişkiler koltuğunu rahmetli Vasfi Hakman’dan devraldım. Saygıdeğer Vasfi ağabey 1970’li yıllarda Turyağ’da halkla ilişkiler müdürü olmuş ve İzmir merkezli bu deterjan ve margarin şirketinde çok önemli projelere imza atmıştı. Görevini bana devretme sürecinde koltuğunun altında “Türkiye’de Zeytincilik Nasıl Canlanır?” projesi vardı. Bir yarışma, Ankara’da Türkiye Odalar Birliği’nin ev sahipliğinde bir sempozyum, basın ve kanaat önderlerini bilgilendirme aşamalarının tamamına tanık olduğum için çok şanslıydım. Proje için alanındaki uzmanlar ve profesyonellerden müthiş destek almıştı. Turyağ sadece projeyi gündeme getiren ve bütçe olarak destekler konumdaydı başka bir rolü yoktu.
🍀🍀🍀
Daha kimsenin kurumsal sosyal sorumluluk kavramını cümle içinde bile kullanmadığı bir dönemde zeytin ve zeytin yağı ile hiç bir ticari ilişkisi olmayan bir şirket Ege bölgesi kıyı bandında yapı kooperatiflerinin ikinci konut istilasına karşı direnen zeytin ağaçlarına sahip çıkıyordu. Ve rüzgarı bugünlere kadar esiyor kitaplarıma giriyor.
❤️ ❤️ ❤️
Ama asıl krediyi 1970’lerde şirketin başına Genel Müdür olarak atanan ve geçen yıl 96 yaşında kaybettiğimiz Şevki Figen’e vermemiz gerekiyor. Bana okulun öğretemediği halkla ilişkileri ondan öğrendim desem abartma olmaz. Bu projeyi de baştan sona destekleyen ve tüm çalışmaların kitaba dönüştürülmesine nezaret eden o idi.
🍀🍀🍀
Eğer tezin sayfalarında gezinirseniz nasıl bir vizyona sahip olduğunu görebilirsiniz. Döneminde TURYAĞ Türkiye’nin 30. büyük şirketi olmuştu. Kurumsal kimliği, Pril, Tursil, Persil, Perwoll, Yayla gibi markaların önünde gidiyordu. Hatta o dönemde İzmirde şöyle derlerdi: “Ya Turyağ’da çalışacaksın ya da Turyağ’a çalışacaksın”

Bir cevap yazın